ÖZE DÖNÜŞÜN VE YENiLENMENİN ADRESİ
- Nilüfer Pazvantoğlu
- 6 Eki
- 4 dakikada okunur
Her şey bir hisle başladı… İnsanın kendine dönme, durma, nefes alma ve en doğal haline ulaşma isteğiyle. Siz de zaman zaman şöyle demiyor musunuz? “Bir şeyler değişmeli.” İşte Kalissa Beauty & Wellness tam da bu ihtiyaca cevap vermek için kuruldu. Kendini yeniden keşfetmek isteyen herkes için… İstanbul’un en özel köşelerinden Kalamış’ta, kurucuları Neslihan Sevinçler ve Rukiye Tansu Akyurt, yıllardır süregelen sağlık, güzellik ve wellness tutkusunu birleştirerek, insanlara yalnızca dış görünümlerini değil, içsel dengelerini de iyileştiren bir deneyim sunmak için yola çıktılar. İsmini, “Kalamış”ın zarafetinden antik çağlardan gelen güzellik uzun yaşam kavramlarının birleşimlerinden aldı. Çünkü güzellik sadece aynada gördüğün bir yansıma yani estetikten ibaret değil; bir yaşam felsefesi, bir bütünlük… Amacı, her ziyaretçiyi burada kendini yenilenmiş, güçlü ve dengeli hissetmesini sağlamak… Detaylar sohbetimizde…

- Genelde güzellik merkezleri tek bir alana yönelebiliyor, siz diğerlerinden farklı olarak bütüncül bir yaklaşımı seçtiniz, neden?
Vizyonumuz kişinin iyilik halini bulmasına alan açıp her türlü iyilik halini sürdürülebilir olarak hayatına dahil etmesini sağlamak. Bu noktada tek bir alana yönelmek bizim için yeterli olmayacaktı. Güzellik ve iyilik halinin sadece dış görünüşten ibaret olmadığını çok iyi biliyoruz, burada birimizin diyetisyen birimizin kimya mühendisi olması bize bu bütünü bilimsel ve profesyonel bir bakış açısıyla ele alma imkânı tanıyor. Bu doğrultuda Kalissa’da; spor, beslenme, ozon sauna, cilt bakımı, dolaşım destekleyici cihazlar gibi pek çok uygulamayı tek çatı altında sunarak kişilerin kendilerini yalnızca güzel değil, iyi, güçlü ve dengede hissetmelerini amaçlıyoruz. Kişiye özel planlarla içten dışa gerçek bir dönüşüm sunmayı hedefliyoruz.

- Yaşadığınız örneklerden yola çıkarak 40 yaşında kendini bırakmış bir insanı ne kadar sürede olması gereken hale getirebilirsiniz?
Bu tamamen kişinin mevcut bedensel, zihinsel ve ruhsal sağlık durumu, yaşam alışkanlıkları ve motivasyon seviyesiyle bağlantılı. Ancak ortalama bir örnek üzerinden konuşmak gerekirse; disiplinli bir programla ilk hafta içinde değişim görülmeye başlar, 8 ile 12 hafta içinde de bu değişim adımları bir alışkanlığa dönüşür ve değişim kalıcı hale gelmeye başlar. İlk adımlarda metabolik dengeyi kurmak ve vücudu detoksifiye etmek önemlidir. Biz Kalissa'da spor, beslenme, cilt bakımı ve dolaşım sistemini destekleyen uygulamaları kişinin günlük rutinlerine entegre ediyoruz, bu süreci sadece “kilo vermek” ya da “gençleşmek” olarak değil, kişinin kendisiyle yeniden bağ kurması olarak adlandırabiliriz. Bu şekilde dönüşüm hem fiziksel hem psikolojik olarak kalıcı oluyor.

- Siz sadece dış görünüşü düzeltmeye çalışmıyorsunuz, dolaşım sistemi hatta doku sağlığı için bile çalışma yürütüyorsunuz, neden?
Kimya ve beslenme temelli iki uzman olarak, insan bedeninin bir sistem olduğunu biliyoruz. Cilt, dokular ve vücut şekli bu sistemin sadece görünen kısmı. Biz, dolaşımı artırmadan, toksinleri atmadan, dokuları onarmadan yapılan işlemlerin kalıcı sonuçlar doğurduğuna inanmıyoruz.O yüzden Kalissa’da dolaşım sistemi, bağ doku kalitesi ve hücre yenilenmesi gibi temel süreçleri aktive eden cihaz yöntemleri ve beslenme protokolleri ile çalışıyoruz. Güzellik için önce bedenin iç mekanizmalarını düzene sokuyoruz. Örneklendirmek gerekirse holistik bir yaklaşım olarak ozon saunayı selülit tedavisinde mutlaka öneriyoruz çünkü selülit aslında bir dolaşım bozukluğu, herhangi bir cihaz ile sadece ütüleme olarak tabir edebileceğimiz bir işlemin kişiyi uzun soluklu mutlu etmeyeceğini bildiğimizden sorunun aslında kökenine inip toksin atımı sağlarken iyi işleyen bir dolaşım sistemi ile cilt kalitesini artırıp bu şekilde entegre bir sistemle selülit tedavisinden çok daha iyi sonuçlar alıyoruz.

- Kendine bakmayan insan olduğu yaştan daha yorgun ve yaşlı bir bedene sahip, size gelmeseler bile insanları ‘longevity’e nasıl yönlendirebiliriz, örnekleriniz nelerdir ?
Bugün ne yazık ki birçok insan sağlığını kaybedince harekete geçiyor. Oysa longevity, erken yaşta benimsenmesi gereken bir farkındalık. Yaş almak kaçınılmazdır ama yaşlanmak bir tercihtir. Kendine bakan biri, bunu sadece güzel görünmek için değil, kendisine değer verdiği için yapar. İlk olarak 1 ,0 dan büyüktür bunu unutmamak ve küçük adımların büyük değişiklikler getireceğini bilmek gerekiyor.Bu doğrultuda birkaç örnek vermemiz gerekirse;
Klasik örnekler üzerinden gitmek istemiyoruz ama güne mutlaka su ile başlanmasını öneriyoruz.
Öğün aralarında mutlaka 3-4 saatlik aralık bırakılmasını öneriyoruz çünkü bu aralıklar vücutta otofaji (hücresel temizlik) sürecini başlatıyor.
Günde sadece 5-10 dakikalık nefes egzersizi, hem stresi azaltması hem de dolaşımı ve hücre oksijenlenmesini artırması için öneriyoruz ki bu cilt sağlığına kadar etki ediyor.
Mavi ışık filtresi kullanmalarını veya akşamları dijital detoks yapmalarını öneriyoruz bu uyku hormonlarını düzenleyerek hücresel onarım sürecine destek oluyor.
Antioksidan içeriği yüksek besinleri beslenmelerine dahil etmelerini öneriyoruz.
Ve mutlaka hareket etmek bir alışkanlık haline gelmeli. Hareket kasları ve eklemleri güçlü tutar, kalp-damar sistemini korur, dengeyi ve esnekliği artırarak bağımsızlığı sürdürmeyi sağlar.
- Yaşından daha genç gösteren birini gördüğünüzde neyi doğru yaptığını anlıyorsunuz?
Genellikle bu kişiler bedenlerini tanırlar, ve ihtiyaçlarına kulak verirler. Aslında iyi yaş alan kişiler, bedeniyle bağlantıda olan kişilerdir. Her gün düzenli hareket etmek, işlenmiş gıdalardan uzak durmak, su içmek, kaliteli uyumak bedenin ihtiyaçlarına verilen cevaplardan bir kaçı olabilir.Daha da önemlisi, bu kişiler genel olarak istikrarlı oluyor, yani zaman zaman değil, yıllardır aynı temel alışkanlıkları sürdürüyorlar. Genç görünmek, aslında yılların birikimiyle oluşan görünmeyen emeğin bir sonucu. Aslında neyi doğru yaptıklarını anlamak gibi spesifikleştirmek yerine şöyle söyleyebiliriz bu kişilerin istikrarlı ve bedenleriyle bağlantı kurabilmiş ve bedenin ihtiyacını bedene verebilen kişiler olduğunu anlayabiliriz.
- Yaşadığımız şehirde sular kireçli, meyveler pestisitli, hava kirli biz bu şartlarda iyi yaşam halini nasıl destekleyip longevity’i nasıl sağlayabiliriz?
Bugün yaşadığımız şehirlerde hava, su ve gıdalar yoluyla vücuda giren toksin miktarı çok yüksek. Kireçli sular, pestisitli meyveler, ağır metaller ve hava kirliliği bu negatif durumlardan bir kaçı. Bunların hepsi hücre içi stres yaratıyor ve serbest radikal üretimini artırıyor. Bu da yaşlanmayı hızlandıran temel faktörlerden biri. Ama bu tabloya rağmen, longevity hâlâ mümkün. Burada önemli olan vücut savunma sistemlerini güçlendirmek ve vücudun detoks kapasitesini artırmak.
Örneğin;
Beslenme burada anahtar rolde; doğru beslenme ile karaciğerin detoks kapasitesi artar ve serbest radikallerin neden olduğu hasar azaltılabilir. Antioksidan içeriği yüksek, epigenetik etki yaratan besin gruplarını mutlaka tabağımıza eklemeliyiz.
Evde pestisit yükünü azaltmak için meyve-sebzeleri karbonat-sirkeli suda bekletmeliyiz.
Infrared sauna, ozon terapi, kuru fırçalama, cihazla ya da manual masaj çeşitleri ile dolaşımı ve toksin atımını destekleyen uygulamaları yaşam rutinimize dahil etmeliyiz diyebiliriz.
Yorumlar